Ubisoft’un bu vakte kadar geliştirdiği en iyi oyun dendiğinde akla illa ki Assassin’s Creed serisi geliyor. Oyunun son versiyonu geçtiğimiz sene çıkışını yapmış ama beklentileri pek de fazla karşılayamamıştı; buna rağmen çok iyi satış değerleri elde ettiğini belirtmemiz gerekiyor. Uzun süre önce de oyunun yeni versiyonu, yani Assassin’s Creed Unity’nin çıkış gerçekleştireceği açıklanmış, yeni oyun hakkında bilgiler ve videolar bizlerle paylaşılmıştı. Şimdi o oyun hakkında henüz oynamadan nasıl fikirler ve beklentilere sahip olduğumuz belirtmenin vakti geldi. İşte Assassin’s Creed Unity Ön İnceleme yazısı.
Brotherhood seri için kilit nokta olma özelliğini halen koruyor. Senaryodan bahsetmiyorum çünkü Assassin’s Creed oyunlarının en güçlü hikâye örgüsünü AC: II ile birlikte görmüştük. O harika senaryo Ezio’nun bu kadar sevilmesinin ana nedenlerinden biridir. Brotherhood ise seriyi farklı mekaniklerle tanıştıran oyun olmuştu.
Etkili bir dövüş sistemine sahipti. Tamam, oyun hiçbir zaman oyuncuyu savaşlarıyla zorlayan bir yapıda değildi ama en azından kabul edilebilir ve eğlenceliydi. Parkur sistemi gayet akıcı işliyordu ve Roma’nın muhteşem yapılarının üzerindeyken uzun süre yere inmek için bir sebebiniz olmuyordu.
Kendi takımımızı oluşturup savaşlarda onlardan yardım alabiliyor hatta görevlere yollayarak para bile kazanabiliyorduk. Şehrin çeşitli bölgelerinde yardım ettiğimiz insanlardan oluşan bu takım, Ezio’nun da gelişimine katkıda buluyor ve onun akıl hocası olma yolunda ilerleyişini gözlemleyebiliyorduk.
Benim şahsi görüşüme göre Assassin’s Creed serisinin en iyi çoklu oyuncu deneyimi de Brotherhood ile oyuncuya sunulmuştu. Bir kere çok yeniydi. Hepimiz kalplerimiz küt küt atarken karşımızdaki insanların oyuncu olup olmadığını çözmeye çalışıyorduk.
Tüm bu anlattıklarımın ışığında Unity ikinci kilit noktası olmaya çok yakın. Gerek konusu, gerek karakterleri, oynanış mekanikleri ve gerçekten harika görünen grafikleriyle tam bir oyun olma yolunda ilerliyor. Ubisoft son üç oyuna gelen büyük eleştirilerin farkında olacak ki gerçekten radikal değişikliklere gitmiş.
Öncelikle şehirden bahsetmek istiyorum. Eğer aranızda 10 dakikalık Gamescom özel videosunu izleyen varsa Paris’in bir Assassin’s Creed oyunu için ne kadar uygun bir şehir olduğunu görmüş olması gerekir. Ne İstanbul’un mimari yapısı, ne Amerika’nın balta girmemiş ormanları ne de Karayip denizleri bize o hâkimiyet hissini hiçbir zaman verememişti.
Unity’de Notre Dame Katedrali’ni gördükten sonra etkilenmedim dersem ağır yalan söylemiş olurum. Paris oyunun mekaniklerine çok uyan bir şehir ve kesinlikle doğru bir tercih. Hikâyenin geçeceği zaman dilimi olan Fransız İhtilali yine aynı derecede öneme sahip. AC: III ile birlikte Tapınakçı ve Suikastçı arasındaki o kalın çizginin yavaş yavaş belirsizleşmeye başladığını hissetmiştik. Eh, yayımlanan sinematiği de gördükten sonra Unity isminin bizim için daha fazla anlam ifade edecek olması gayet normal. İki taraf artık aynı safta yer alıyorlar veya belli bir amaç için beraber hareket ediyorlar. Gerçi ikisi de aynı şey ama olsun.
Durum son derece normal görünüyor. Paris’in dünya tarihini değiştirdiği dönemde klasik tapınakçı suikastçı kapışmasından daha derin ve daha anlamlı bir arka plan bekliyorum.
Oynanış olarak seri ilk kez bir RPG oyununa bu kadar yaklaşıyor. Yeteneklerimizden tutun, silahlarımıza ve zırh parçalarına kadar her şeyi geliştirip, kişiselleştirebileceğiz. En basit örnek olarak gizli bıçağımızı çift elle kullanmamız ona vereceğimiz puana göre belli olacak. Şehirde gezinip almanak parçaları toplamaktansa yetenek sistemi üzerine yoğunlaşmak mantıklı görünüyor.
Yetenek sisteminin olması oyunun yeniden oynanabilirliğini arttıracak bir yenilik. Oyun dünyasındaki birçok şeyi yeteneklerimiz sayesinde çözebileceğiz, hatta görevler sırasında yeteneklerimiz yardımıyla bazı aşamaları daha kolay geçebilecek ve oynamak istediğimiz tarza en yakın olanı belirleyebileceğiz.
Sonunda gelen “Lockpicking” özelliği de bu amaca hizmet ediyor. Bu alanda kendimizi geliştirerek giremediğimiz yerlere ulaşabilir, görevler sırasında kendimize alternatif bir yol oluşturabiliriz.
Daha önce yan görevler için kullanılan görevlerin zorluk aşaması Unity ile tüm görev sistemini değiştiriyor. Bundan sonra öyle kafamıza göre ilerlemek yok. Bize görev verecek NPC ile etkileşime girdiğimizde göreve ait bilgiler ve zorluk seviyesi belirtiliyor. Eğer görev bizim için zor ise şansımızı daha sonra denemeye karar verebiliyoruz.
Eldeki bilgileri gözden geçirdiğimizde görevlerimiz sonunda organik bir yapıya ulaştığını görüyoruz. Gerek anlatım tekniğinin değişmesi gerekse seçeneklerimizin çok fazla olması, ilk kez bir AC oyununda kendimizi görev atmosferine tamamen bırakabileceğiz anlamına geliyor.
Ana karakterimiz olan Arno, görevi aldığında ona görev anlatılırken bütün çevre aynı anda analiz ediliyor. Eğer bir anahtardan bahsediliyorsa kamera hızla o noktaya yaklaşıyor, sonra bir anda öldürülecek hedefe odaklanıyor. Bu sayede kendimizi kolayca görev atmosferinde bulabiliyoruz.
Gizlilik yeteneklerinin ilk kez gerçekten kullanılacağı oyun olan Unity, saklanabileceğimiz yerler, eğilme hareketi gibi yönleriyle işlevsel görünüyor. Elbette bu yorum için daha erken, oyun çıktığında kendimizi yine görev başına elli adam öldürmek zorunda kaldığımız oynanış stili içinde bulabiliriz.
Yapımcıların iddiasına göre oyun sırasında hem hedefimize yaklaşmak için hem de onu öldürmek için birden fazla yolumuz bulunacak. İşin sadece gizlilik ve saldırı üzerine ikiye ayrılmamasını ve oyunun tam bir seçenek bolluğu içinde geçmesini bekliyorum.
Açıkçası bilmem kaç oyundur biriktirdiğim sis bombalarını ilk kez gerçekten kullanmak zorunda kalmak istiyorum. Bize verilen her bir yeteneğin ve ekipmanın oyun içerisinde bir amacı olmak zorunda. Yoksa Revelations gibi, o bomba yapım ünitesine hiç uğramadan oyunu bitirmek var.
Oyunun en çok konuşulan özelliği olan Co-op modu hakkındaki detaylar da Gamescom’da netlik kazandı. Bir kere tüm oyunu bu şekilde bir arkadaşımız ile birlikte bitiremiyoruz. Sadece belli başlı birkaç seçilmiş görevi co-op olarak oynayabileceğiz. Eğer oyunu oynayan bir arkadaşımız yoksa Assassin’s Creed: Unity’nin eşleştirme sistemi bize yardımcı olacak. Açıkçası bazılarınız huzursuz olmuş olabilir çünkü tüm bir oyunu arkadaşlarınızla beraber oynamak isteyebileceğinizi düşünüyorum.
Fakat bu durum hikâye anlatımı için inanılmaz bir boşluk oluşturabilirdi. Arno’nun yaşadıklarına odaklanması gereken oyuncuyu zaten açık dünya olan bir oyundan iyice uzaklaştırmak can sıkıcı bir durum olsa gerek. Ben Ubisoft’un bu özelliği sadece farklı bir tat olarak sunmasını ve oyunun orijinal yapısını bozmamasını takdir ettim. Siz de biraz düşündüğünüzde co-op özelliğinin oyunun tamamına etki etmesinin aslında kötü bir şey olacağına hak vereceksiniz.
O kadar hikâye dedik Arno’ya değinmeden bu yazı bitmez. Hala hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz, hala üzerinde büyük bir sır perdesi var. İşte tam da bu yüzden kendisinden büyük işler bekliyorum. Hani bende o Assassin hissiyatını sonuna kadar uyandırıyor. Ne Connor ne de Edward bize Assassin olduklarını kanıtlayamamışlardı, hatta Haytham hepsinden daha güçlü bir karakter olarak göze çarpıyordu.
Ne diyeyim sevgili okur? İlk kez yıllar sonra Assassin’s Creed: Unity, E3 gibi Gamescom’da da beni heyecanlandırmayı başardı. Her ne kadar son günlere damga vuran mikro ödeme sistemine değinmemiş olsak da, genel olarak Unity ile birçok yeni özellik bizlerle buluşacak. Mikro ödeme sistemiyse gerçekten sıkıntılı bir iş ama hakkında hiçbir detay açık edilmediği için bahsetmek istemiyorum. Öngörüm, işin daha çok çoklu oyuncu kısmına etki edeceği yönünde. Hikâye modunda bu tarz bir uygulamanın dikkat çekmesine imkân bile yok.
Görsel olarak, işitsel olarak, konu olarak ve nihayet oynanış olarak serinin en iyi oyunu geliyor olabilir. Zaten Unity bir şekilde patlarsa size sözüm söz, Fransa’ya gidip Ubisoft’u basıyoruz.
0 Comments