Kitapları ve dizisiyle birlikte her iki kulvarda da en çok beğenilen eserlerden biri olan Game of Thrones, kısa bir süre önce ilk bölümüyle oyun dünyasındaki yerini de almıştı. Hikayeye fazlasıyla sadık kalan oyunun bu yönü mükemmel olsa da hem grafik hem de oyun sistemi bakımından birçok eksikliği vardı. Görünen o ki geliştiriciler ilk oyunda yaptığımız eleştirileri pek de kale almamışlar; ikinci oyunda da aynı yönler eksik gibi gözüküyor. The Lost Lords adıyla çıkış yapan yeni Game of Thrones oyununun inceleme yazısını sunduk biz de aşağıda sizlere. Game of Thrones: Episode Two – The Lost Lords da maalesef bir hayal kırıklığı.
Sonra geri dönmeyi unutmayın, aman diyeyim
İkinci bölüm Lost Lords hakkında söyleyebileceğim ilk şey: Telltale oyununa göre bile kısa olması.
Oyunun akıcılığı, zaten tuşları şaşırmadığınız takdirde zaten hiç bozulmuyor ve o Quick Time Event’leri şaşırıyorsanız ben daha ne diyeyim?
Ha, oyunun süresini söylemeyi unuttum. 1.5 saate yakın bir oynanış cidden insanın canını sıkıyor. Sırasıyla köle şehri Yunkai ve Duvar’a konuk oluyoruz. Yinede oyunda yeni yerleri keşfetmek isteyenlerin şimdiden tatmin olacaklarını söyleyebilirim.
İlk bölümden hatırlayacağınız karakterlere ek olarak, sürpriz bir oynanabilir şahıs kadroya ekleniyor. Ekleniyor eklenmesine ama ortada ciddi sorunlar var. İlk olarak oyuncuların birçoğu ilk bölümde kullandıkları kayıt dosyalarını –seçimler- ikinci bölüme aktaramamaktan şikayetçi. Zaten en büyük özelliğini devam eden bir senaryoyu deneyim etmek olan bir oyunda, kayıtlarımı bile aktaramayacaksam ne anladım o işten?
Teknik destek, çözüm yolları derken, hadi hallettiniz diyelim. Bu sefer diğer büyük sorun ortaya çıkıyor: Seçimleriniz ikinci bölümde kesinlikle hissedilmiyor. Hem bölüme başlarken, hem de bölüm içerisinde, ilk bölümdeki illüzyondan yavaş yavaş sıyrıldığınızı hissediyorsunuz. Bu gerçekten büyük bir sorun.
Kendimden örnek vermem gerekirse, Telltale’ın başka bir serisi Wolf Among Us’ı oynarken bir saniye sonra neler olacağını kestirmeye çalışmak bile heyecan vericiydi. Oynanıştaki güdüklüğünü harika bir senaryo ile çok iyi toplayan bir yapımdı. Game of Thrones ise sorunlu ilk bölümün ardından resmen dağılmaya başlıyor.
Spoiler olabilecek bölüm
Gared Tuttle, Gece Nöbeti’ne katılıyor ve biz de Jon Snow ile tanışma şerefine erişiyoruz. İşin asıl ilginç kısmı ise Forrester hanedanına bağlı kişi kimseler her saniye daha bir Stark oluyorlar.
Gared, yine asıl hikayeye benzer bir şekilde Gece Nöbeti’ne katılıyor, aynı dizideki gibi ilk başta düşman olanlar sonradan arkadaşı oluyor… Eh, yani benzer olmalarında sorun yok ama niye aynı?
Mirra en son Kralın Şehri’ne konuk olmuştu ve Cersei’nin karşılaşmıştı. Bundan sonrası için konuşamayacağım çünkü Mirra ilk bölümden sonra, bozulmayan hikayeye sahip tek karakter.
Bahsettiğimiz başlık Game of Thrones olunca insan ağzı açık kalsın, beklenmedik olaylar olsun istiyor ama ikinci bölüm inanılmaz sönük geçerek hevesimizi kursağımızda bırakıyor.
Ah o grafikler yok mu?
Teknik olarak, ilk bölüm ve ikinci bölüm arasında herhangi bir fark bulunmuyor. Grafikler aynı şekilde, kötü bir pastel boya çalışmasından farksız görünüyorlar. Hani gerçekten kötüler. Sırf tabletlerde de oynanacak diye Telltale güzelim seriyi mahvediyor, müthiş bir markayı harcıyor farkında değil. Aslına bakarsanız tablet derken küçümsemiyorum, telefon ve tabletler Game of Thrones’tan daha iyi grafikli oyunları rahatça çalıştırabiliyorlar.
“Über grafik olsun!”diye tutturan bir insan değilim ama bu özensizlik, animasyon fakirliği gerçekten insanın gözünü rahatsız ediyor. Çare bulunacak gibi de görünmüyor. Önümüzde dört farklı bölüm var ve kesinlikle grafikler her birinde en zayıf yön olacaklar.
Sonuç olarak Game of Thrones: Episode 2 – The Lost Lords için “Eh işte” demekten başka bir çaremiz yok. Ben inanılmaz bir hikaye beklerken (bulmacalardan zaten umudum hiç olmadı) inanılmaz güdük bir senaryo buldum. 1.5 saat gibi kısa sürede biten Episode 2, biraz sınıfta kaldı.
Umarız toparlanır ve sağlam bir üçüncü bölümle geri döner. O zamana kadar Tales From the Borderlands’i beklemeye devam.
0 Comments