Daha önce sizlere WildStar’ın genel bir incelemesini sunmuştuk. O inceleme oyunun tüm platformlardaki genel durumunu değerlendirirken şimdi de sadece PC için, hem de daha detaylı bir inceleme yazısı sunuyoruz. Eğer siz de oyunu almayı planlıyor ancak halen karar veremediyseniz bu yazımız kesinlikle kesin bir karara varma konusunda yardımcı olacaktır. İşte WildStar PC İnceleme yazısı.
Tecrübe her şeydir!
Wildstar, yapımcı firma olan Carbine Studios’un ilk oyunu. Fakat buradaki ilk sözcüğüne takılmamak gerek. Stüdyoyu kuran 17 yapımcı aynı zamanda hepimizin WoW olarak bildiği efsane oyunu yapan adamlar. Firmanın tamamını aldığınızda ise aslında bu adamların kapasitesinin hemen farkına varıyorsunuz. Nitekim sitelerine girip ekipte çalışanların geçmişine baktığınızda korkutucu isimlerle karşılaşıyorsunuz.
Carbine çalışanları sadece WoWa değil oyun dünyasına damga vuran pek çok yapımda önemli görevler almış insanlar. Diablo II, StarCraft, Metroid Prime, Everquest, City of Heroes, Half-Life 2 gibi oyunları görünce benim aklım beynimden çıktı, geri sokmak bayağı uzun sürdü.
Wildstar için yapımcı ekibin Blizzard’dan ayrılmasına sebep olan oyun diyebiliriz. Onların söylediklerine göre o yıllarda ekibin başka bir oyunla ilgilenmesi kesinlikle istemiyormuş ve yapılacak her şey sadece WoW için gelecekti. Aslında ortada mühim bir şey yok, 2005 yılından bahsediyoruz, daha World of Warcraft çıkalı bir sene olmuş, adamlar yeni oyun fikriyle geliyorlar. O dönem için iki tarafında mutlu olması adına verilecek en mantıklı karar gibi duruyor.
Bugün ortaya çıkan yapımı görünce iyi ki böyle bir karar alınmış diyorum. Çünkü Wildstar uzun süredir oynadığım en güzel oyunlardan birisi oldu.
Şaka yapmıyorum veya abartmıyorum. İlk gösterildiği E3 2011’den beri ben ve benim gibi birçok çok oyuncu gözlerimizi dikmiş, kulaklarımızı dört açmış, Wildstar’dan haber bekliyorduk. Yaklaşık 7 yıllık upuzun, dolu dolu bir geliştirme sürecinin ardından geçtiğimiz hafta oyuncularla buluşan Wildstar, şimdiden birçok oyuncuyu Nexus’a hapsetmiş durumda.
Kayıp bir ırkın peşinde
Wildstar’da yeni bir oyuna başlamak istediğimizde bize önce bulunmak istediğimiz evren soruluyor. Evren ismine takılmayın, sunucu yerine böyle demeyi tercih etmiş Carbine. Klasik PvP ve PvE sunucularından birisini seçip direk oyuna dalıyorsunuz.
Ne oyuna giremediniz mi? Eh, doğaldır. Sizi karakter yaratma ekranına alıverelim.
Karakter seçenekleri konusunda Wildstar bayağı eli bol davranıyor. Oyuna başlarken bizi 8 ırk, 6 oynanabilir sınıf, 4 farklı yol ve 2 ittifak (Exile ve Dominion) bekliyor.
Dominion
Cassian: Cassius gezeni ana yurdu olan insan ırkı. Eldan’ların halefi olarak da bilinirler ve Dominion ittifakının –imparatorluğun- lideridirler. Galaksi üzerindeki en üstün ırk olduklarına inanırlar.
Draken: Görünüş olarak ejderhaları andıran bu ırk Domion’ların ana savaş gücünü oluşturur.
Mechari: Eldan tarafından imparatorluğa hizmet etmesi için yaratılmış robot ırkıdır.
Chua: Minik, goblini fena halde andıran tipine yirmi dakika kadar gülebileceğiniz ırktır. Aynı zamanda teknoloji ve sanayide inanılmaz ileridirler.
Exile Human: Dominion’a karşı direnişte bulundukları için sürülmüş olan Cassian’lardır.
Granok: Bildiğiniz kaya ırkıdır. İçmeyi, kavga etmeyi ve kadınları çok severler. Bu barbar ve sevimli ırkımızın gezegeni Dominion’a katılmayı reddettikleri için istila edilmiştir.
Aurin: Hayvan kulaklarına ve kuyruğuna sahip olan, insana çok benzeyen bir ırktır. Geçmişten beri insanlarla uyum içinde yaşasamıştır ama onların yurdu da Dominion tarafından işgal edilmiştir.
Mordesh: Simya ile kafayı bozmuş bir ırktır. Bir zamanlar muhteşem güzellikteymişler ve Domion’ın saflarında yer almışlar. Kafayı simya ile bozmuşlar dedik ya, işte ölümsüzlük iksirini ararken deneyleri ters gitmiş ve hepsi lanetlenerek çürümeye, zombileşmeye başlamış. Dominion’da onları karantinaya almış.
Sınıflar
Warrior: Yakın menzil silahlarıyla savaşan, aynı zamanda savaş gereçlerini beceriyle kullanabilen bir sınıftır. Hem tank hem de DPS olarak başarıyla oynayabilirler.
Esper: Büyücülerle inanılmaz benzeşen, illüzyon yetenekleriyle hasar verirken, aynı zamanda dostlarını iyileştirebilir. Esper’ler Psyblade (psişik kılıç) taşısalar da bunları aksiyon esnasında kullanmazlar.
Spellslinger: Benim favori sınıfıma geldi sıra. Büyü gücüyle desteklenen çift tabanca kullanırlar. Büyü güçlerini kullanıp silahların hasar gücünü ve etkisini anlık olarak büyük ölçüde arttırırlar.
Stalker: Wolverine’nin Wildstar’da karşılığı Stalker’dır arkadaşlar. Silah olarak iki adet pençe taşıyan bu dostlarımız, gizliliği baz alarak yüksek anlık hasar verebilirler.
Medic: Ağır tüfekler kullanıp etrafın tozunu attıran DPS bombası bir sınıfa Medic demek fazla ironik olmuş bence. Kesinlikle ismine aldanmayın.
Engineer: İsminden de anlaşılabileceği gibi çağırdıkları robotlarla beraber savaşırlar. Özellikle iyileştirme konusunda çok başarılıdırlar.
Path (Yol)
Oyun içindeki asıl kimliğinizi ne sınıfınız ne de ırkınız belirliyor. Her oyuncunun seçebileceği 4 farklı yol var ve bu seçimlere göre ayrı bir tecrübe ağacımız, görev serimiz bulunuyor.
Soldier: Bu yolu seçerseniz oyun boyunca kendi ittifakınız için önemli savaşlara katılacak, özel düşmanları öldürmeye gidecek, istilacılara karşı bölgenizi koruyacaksınız.
Explorer: Nexus henüz keşfedilmemiş büyük bir hazine. Explorer olduğunuzda bol bol gezecek, haritanın her bir köşesini ezberleyecek, aşılması imkânsız dağlara tırmanacak ve kayıp hazinelerin peşine düşeceksiniz.
Settler: Burada amacınız hem Nexus’ı keşfetmek hem de birliğinizin gelişmesi için insanlara yardım etmek olacak. Tamirattan, güç istasyonlarına kadar her yardımınız size saygınlık puanı olarak geri dönecek.
Scienist: Nexus henüz keşfedilmemiş bir hazine dedik ya, işte Scienist olduğunuzda bu sefer bilinmeyeni araştırır halde bulacaksınız kendinizi. Gezenini tarihini, burada yaşayan yaratıkların anatomisini ve elbette Eldan uygarlığının geride bıraktıklarını didikleyip duracaksınız.
Ben beta sürecinde ve oyunu oynamaya başladığım süre zarfında birçok kombinasyonu denedim ve her seferinde ayrı bir keyif aldım. Özellikle Medic sınıfı inanılmaz bir DPS potansiyeline sahip ve klasik iyileştirme sınıfı olarak Engineer’lar büyük iş görüyor.
Uzun öğrenme süreci, deneme yanılma, hata yapıp toparlayamama gibi dönemlerin ardından ise şu an deli gibi Mordesh Spellslinger kasıyorum. Hem büyüleri çok eğlenceli hem de Mordesh’ler tartışmasız en karizmatik ırk olmuş. Yolumu ise Settler’dan yana seçtim, demeyin keyfime.
Geziyorum tozarken yok bilmem ne dağının oraya kamera kuruyorum, olmadı gidip bir inşaata materyal bularak yardım ediyorum. Canımın istediğini, istediğim zaman yapıyorum kısacası.
Oyuna başladığınızda sizde hata yapmaktan çekinmeyin. Ne istiyorsanız onu deneyin, inanın her bir meta oyun içinde çok değerli ve ayrı bir tecrübe sunuyor oyunculara. Uzay çağında geçen bir MMO’nun aslında ne kadar varyasyonlu ve yeniliğe açık olabileceğinin bir kanıtı Wildstar. Bu eğlenceli karakterler ile Old Republic’e adeta ders veriyor.
Keşfedilmemiş bir gezegen ve antik bir uygarlık
Eldan’lar üstün bir ırktı. Gelişmiş teknolojileri, üstün özellikleri ile galaksiye çok uzun bir süre boyunca hükmettiler. Cassian’lar ile bilgilerini paylaşıp, insanların büyük ilerleyişine katkıda bulundular.
Fakat her zaman daha üstün olan vardır. Ve üstün olan bazen düşmandır…
Eldan’lar sırra kadem bastıklarında geride bir yaşam alanı bıraktılar. Onların tüm bilinmeyenleri buradaydı. Üstün ırkın tüm yaşanmışlığı Nexus’un tabiatıyla birleşmişti. Ölmek her zaman en kötüsü değildir. Ondan daha kötü ve korkunç olan şeyse yok olmaktır. Tamamen, koşulsuz ve ebediyen…
Buna izin verilemezdi…
Önce Dominion geldi vaat edilen topraklara. Öğretmenleri olmuş varlıkların yaşantısını çözebilmek, sonlarını getiren şeyi bulup onunla yüzleşmek için.
Sonra ise sürgündeki ırklar ayakbastılar Nexus’a. Çünkü yeni evleri olabilecek tek yerdi Nexus.
Oyuna başladığınızda seçtiğiniz fraksiyona göre farklı bölgelerde oyuna başlıyorsunuz. Genel MMO ve benzeri oyunların aksine oyuna başladığınızda uzunca bir süre boyunca ana hikâyeye ortak olamıyorsunuz.
Kulağa tuhaf geldiğinin farkındayım. Ne yani koca oyunda hikâyesiz mi dolanıyoruz? Hem evet hem hayır. Ana hikâyenin görevleri siz 35. seviyeye ulaşana kadar açılmıyor. Siz de bu zaman içerisinde yepyeni yerleri keşfediyor, kendinizi geliştiriyorsunuz.
Şimdi daha mantıklı gelmiş olmalı, benim fikrime göreyse dâhice bir karar. Biz ana yurdumuzda değiliz. Tamamen uzak, bilinmeyen bir bölgedeyiz. Eğer WildStar bizi hoppala diye ana görevlere soksaydı, evreni bir arada tutan bütün bir anda kaybolurdu.
Buraya bilinmeyeni öğrenmek için geldik, işte onu öğrendiğimizde asıl hikâye başlıyor ve oyunun atmosferi kusursuz bir şekilde tamamlanıyor.
Artık işin teknik kısmına girmek gerekiyor. Görevlerin amaçları güzel ve eğlenceli olsa da bölge görevleri adı altında verilen tonlarca görev hep belli şeyleri yapmaktan geçiyor. 3 tane kuş öldür, 7 tane bacak topla gibisinden görevler bugün bile güncelliğini koruyor ya ona yanarım.
Sürüsüne bereket görevlerin hikâyeleri var aslında ama sunuş biçimleri o kadar basit ki bir süre sonra görevleri dinlemeyi bırakıp, sadece onları tecrübe kaynağı olarak görmeye başlıyorsunuz.
Bu hem iyi hem kötü bir şey bana soracak olursanız. Bu hisse en yakın olduğum oyun geçtiğimiz yıllarda çıkan Kingdoms of Amalur olmuştu. Aslen MMO olması planlanan oyunun görevleri çok güzeldi fakat sunuş biçimi o kadar geçmişte kalmıştı ki işin sadece aksiyon kısmına odaklanır halde buluyorduk kendimizi.
Aslında itiraf edelim bu kötü bir sistem değil. Sadece benim gibi oyun tarihini didiklemek, içine girmek isteyen oyuncular için büyük bir hayal kırıklığı oluyor. Aynı şeyin tam tersini The Elder Scrolls: Online oynarken yaşıyorum mesela. Wildstar’da yan görevleri veren NPC’lerin konuşmaları metin biçiminde aktarılırken, ESO’da her NPC ile derin etkileşime girilebiliyo. Ama bunun kötü tarafı benim oyunda inanılmaz geri kalmam olmuştu. Uzun, zincir hikâye görevleri saatlerce bitmek bilmiyordu ve bir iki görev yaptıktan sonra kafanız öyle dolu oluyordu ki, oyuna ara verip kapatmak zorunda kalıyordunuz.
Wildstar ise sizi hiçbir şekilde yormuyor ve yardıra yardıra etrafta koşup duruyorsunuz. Her şeyin iyi ve kötü yanı vardır derler ya o hesap.
Diğer mini görevlerse size anlık güzel eğlence imkanı sunuyor. Bulunduğunuz bölgede sizin bir düşmanı öldürmeniz veya bir şeyi almanız sonucu tetiklenen meydan okuma görevleri başlıyor ve her şeyi bırakıp zamana karşı yarışmaya başlıyorsunuz. Tek düzeliğin önüne geçmek ve oyuncuyu her an uyanık tutmak için biçilmiş kaftan bu görevler. Üstelik bitirme derecenize göre rastgele olarak güzel bir eşya kazanıyorsunuz.
Tüm bunların dışında patates olduğunuz –evet patates-, hayvan formuna girdiğiniz eğlenceli görevlerde bulunuyor ve Wildstar’a büyük tat katıyor.
Benim tecrübem benim karakterim
Wildstar’ın yetenek sistemini çok beğendiğimi söyleyebilirim. Evet, bu kadar… Diğer konumuz… Tamam vurmayın. Anlatıyorum. Oyun sırasında kullanabileceğimiz üç farklı yetenek ağacı bulunuyor.
İlk bölüm olan Assault genel olarak düşmana hasar vermemizi sağlayan yeteneklerle bezenmiş durumda. İkinci panelde ise kendimizi ve çevremizdekilere gerek sağlık gerekse güçlendirme sağlayacak olan Support yetenekleri bulunuyor.
Üçüncü yetenek ağacımız Utilty olarak adlandırılıyor ve Assault yeteneklerimizle mükemmel uyumla çalışıyor. Gerek sersemletme, gerek yavaşlatma, gerekse hasar anlamında bize inanılmaz yardımcı oluyorlar.
Yeteneklerimizi otomatik olarak seviye atladığımızda kazanıyoruz ama onları açmak ve geliştirmek bize düşüyor. Seviyesi gelen yeteneği belli miktarda para ödeyerek açabildiğimiz gibi her seviyede kazandığımız yetenek puanları sayesinde onları güçlendirebiliyoruz.
Dördüncü yetenek ağacımız ise seçtiğimiz yola göre bize özel yetenekler veriyor. Eğer Settler olursanız kamp ateşi kurabiliyorsunuz, Explorer’da ise aşağı düşerken kendinizi hafifletebiliyorsunuz.
Son bölümde AMP ağacımız bulunuyor ve oynamak istediğimiz role göre kritik puanları buraya yatırıyoruz. AMP ağacında önemli olan oynamak istediğimiz rol, bunu unutmayın. Kritik hasarınızı da arttırabilirsiniz, zırhınızı da güçlendirebilirsiniz.
Tüm bu seçimlerin sonunda yeteneklerinizi Aksiyon çubuğuna yerleştirip maceranıza hazır oluyorsunuz. Eğer farklı yetenekler arasında dolaşmak isterseniz kullandığınız yetenekleri kaydedip, fazladan aksiyon çubuğu sağlayabiliyorsunuz.
Eh o kadar anlattık ettik, artık doyasıya ölmeye hazırsınız demektir. Hep söylenen, durmadan anlatılan Wildstar efsanesi doğru arkadaşlar. Oyun zor, inanılmaz zor. Daha ilk zindanınızda kafayı yiyeceğinizi garanti edebilirim.
Seviyesi düşük düşmanlar bile sizi kolayca öldürebiliyorlar. Çünkü her düşman yaratığın kendine ait eşiz yetenekleri (evet bir tane de değil) var ve bunlar sayesinde sizi çabucak öldürebiliyorlar. Wildstar savaşlarınızda esnek, sabırlı ve öğrenmeye açık olmanız şart.
Önemli bir mekanik olan Dash’i etkili kullanmalı, karşı taraf büyüsünü yaparken alandan kaçmalı ve en önemlisi yalnız olmamalısınız. Hele elit düşmanlar gördüğünüzde bir süre yaklaşmayın bile. İlk başta vurmaya başladığınızı zannediyorsunuz ama arka arkaya hasarları alınca kendini en yakın canlanma noktasında buluveriyorsunuz.
Dövüş sisteminin akıcı, dinamik ve eğlenceli olmasının yanına düşmanların zorluğu da eklenince Wildstar’ın tadına doyun olmuyor arkadaşlar. Hani şunu özlemişim; beni paramparça eden elimi gözüme kestirip yeterince güçlenince biçmenin verdiği o keyif o başarı hissi.
İşte bu öğretici zorluk Wildstar’ı benzersiz kılıyor.
Elbette oyun boyu zindanlarda ve alanlarda yapay zekâ ile dövüşerek dolaşmıyoruz. İşin PvP kısmı MMO oyununda çok önemlidir ve Wildstar bunu gerçekten iyi yapıyor. 6. Seviyeye geldiğinizde ilk savaş alanı olan Walatiki Temple aktif hale geliyor ve kendinizi cümbüşün içinde buluyorsunuz. Bu savaş alanlarında aynı zaman tecrübe puanı da kazandığınız için görevden sıkılan bünyelere ilaç niyetine geliyor.
Oyun sonu 50. Seviye ile geliyor ve burada yepyeni savaş alanları açılıyor. Kendinize özel bölgelerin olacağı, zorlu, dibine kadar eğlenceli anlar yaşayacağınızı garanti edebilirim.
Eh oralara baldırı çıplak gidilmez. Wildstar’ın crafting sistemi diğer özellikleri gibi doyucu ve siz farkında bile olmadan epey zamanınızı alıp götürüyor.
Sizin için ufak bir video hazırladım fakat yeterli olmayacağının farkındayım. Wildstar’ın Tradeskill adıyla belirtilen Crafting sistemi bu incelemeye sığamayacak kadar büyük bir dünya.
Kısa bir süre içinde sizler için tıpkı ESO’da olduğu gibi özel videolar hazırlayacağım ve her şeyini anlatacağım. Sözüm söz.
Yeni dünya yeni düzen
Grafiklerin çizgi film havası herkesin aklına ilk olarak şunu getirmişti: Yeni bir WoW. Bunun cevabı da hem evet hem hayır. Her ne kadar Blizzard’ın oyunlarıyla ünlense de var olan bir grafik tarzı. Bu yaftayı yapıştırmak iki oyuna da büyük haksızlık olur. Hem bir şey söyleyeyim mi? Wildstar muhteşem görünüyor.
Oyun dünyası o kadar canlı ve dinamik ki içine girip kaybolmanız sadece birkaç dakikanızı alıyor. Ondan sonra eviniz Nexus oluyor ve dağ tepe gezmeye başlıyorsunuz. Seçilen renk paleti, karakter tasarımları, efektler hepsi birer sanat eseri gibi görünüyorlar. Carbine’da eski Pixar çalışanlarının da bulunduğunu bilmiyorduysanız şimdi öğrendiniz. Ek olarak, oyun sırasında belli buglar bulunsa da benim hem beta hem de tam sürümde gözüme önemli bir hata takılmadı.
İşin müzik kısmına geçtiğimizde ise Jeff Kurtenacker ismine saygı duruşunda bulunuyorum. Kendisi Warcaft III, Age of Mythology gibi oyunlarda çalışmış ve Wildstar’ın atmosferini şaha kaldırmış.
Oyunun müzik albümünü çıktığı günden beri dinlemekteyim ve inanın ofis Nexus’a dönmüş durumda.
İşin bazı oyuncular için kötü yanına gelirsek, Wildstar’da aylık ücret isteyen bir oyun olarak kervana katılıyor. Bu noktada henüz konuşmak için erken olsa da Wildstar’ın istediği ücreti hak edecek bir oyun olduğunu söylemem gerekiyor. Üstelik oyunda uzun süre vakit geçirecek ve gerçekten oynayacaksanız hiçbir ücret ödemeden de maceranıza devam edebileceksiniz.
C.R.E.E.D’ler oyun içi satın alınabilir, takas edilebilir eşyalar ve size oyun zamanı kazandırıyorlar. İster parasını ödersiniz, ister oyun içi paranızla ödersiniz. Sadece bu özelliği bile oyunu uzun süre ayakta tutmaya yetecektir.
Yine çok konuştum, çok anlattım ama inanın yeterli değil. Bu inceleme Merlin’in Kazanı’nda okuyacağınız tek Wildstar içeriği olmayacak. Size anlatmak istediğim çok ama çok fazla şey, göstermek istediğim dolu an var. Daha fazla uzatmak istemiyorum, inceleme daha fazla sürerse hikaye serisine dönüştürmekten ve size DLC olarak satmaktan korkuyorum.
0 Comments